13 Ocak 2016 Çarşamba

SESSİZLİK YEMİNİ EDENLERİN HİKAYESİ








Selam
Finallerim geçen hafta bitti. Yukarıda gördüğünüz video bir radyo programı...işitsel  ödevimdi. Teslim ettim ve sizinle de paylaşmak istedim. Çıraklık işim bu benim...daha profesyonel çalışmalarda buluşmak üzere...
                                                                                                                                                                                              Sevgiler

29 Aralık 2015 Salı

BLOGGER ARKADAŞLARIMA.....

Yeniyıl mesajı

Mutlu günler diliyorum herkese....
2015 deldi de geçti birçok insanımızı.... umarım 2016 barışla, sevgiyle, mutlulukla,gülen yüzlerimizle gelir. Endişe, kaygı,korku,mutsuzluk yok olup gider artık.... 
 Ben umudumu, şu 2000'den sonra doğan kristal, romantik  çocuklara bağladım. Büyüsünler de şu dünyayı çiçek, böcek, aşk, meşk  düzeltsinler istiyorum. Bizim nesilden hayır yok bu dünyaya..... 
Blogu açtığımdan beri  yüreği güzel o kadar çok insanla tanıştım ki, hepsi keşfedilmeyi bekleyen ayrı dünya gibiler, sözleri tatlı-özleri tatlı, -doğru- onlar için hala tek, bazen kahkaha atarım onları okurken, bazen üzülürüm. Destekçilerim onlar benim...Fikir istediğimde de, üzüldüğümde de, sevindiğim de de,savıp sövdüğümde de yanımdalar...Hiçbiri ile yüz yüze karşılaşmadım.Ama hepsinin içini-dışını, çocuklarını, hayatlarını, düşüncelerini az çok  bilirim. Sessiz takipçilerim var benim mesela orada oldukları bildiğim...mail grubum var mesela sorularına elimden geldiğince cevap vermeye çalıştığım... hepsini ayrı ayrı çok sevdim. Blog dünyası bana farklı bakış açıları kazandırdı. Burası saf ve temiz bir dünya....İyi ki bu blogu açmışım iyi ki sizleri tanımışım...      
Beylik laflarla bu yazımı bitirmek istiyorum. Eyy bloggerlar dünyayı biz kurtaracağız..sanıyorum :))) Mutlu yıllar.....

18 Aralık 2015 Cuma

SITKIMI SIYIRANLAR


Konu hakkında hiçbir şey  bilmediği halde biliyormuş gibi davranan cahil-cühela takımından.....

Her konuda bir fikri olanlardan....

Dışarıda adammış gibi gezip, çıkarı olduğu anda ellerini ovuşturan yalakalardan....

Had bildirdiğini sanan gerzeklerden....

Hayatta başarı olarak görülecek hiç bir şey yapmadığı  halde, uzun uzun ayrıntılara girerek bir şey anlattığını sanan illüzyonist müsveddelerinden....

Kendini Ağrı dağının tepesinde görenlerden....

Senden alıp, sana sattığını zannedenlerden....

Sorumsuzlardan....


Yayvan yayvan konuşanlardan

Çok şey bildiği halde konuşmayan-susmayı erdem sanan aydınlardan....

5 dakika önce söylediğin şeyi (neyse işte) evet bende böyle söylemiştim zaten diyerek karşısındakinin zekasını aşağıladığını sanan zihni-sinir gruba dahil insancıklardan....

Doğruyu,yanlışı ayırt edemediği halde, internetten bulduğu her yazıyı doğru kabul edip, direten sığ zekalılardan....

Orta yolu bulmak için hiçbir çaba göstermeyip,İnadım inat g....m iki kanat gezen lüzumsuzlardan.....

Negatif insanlardan......
Sıtkım sıyrılmış durumda.......

Yazıya eklememi istediğiniz davranışlar varsa yazın, yazımı güncelleyeyim... :)))

Doğru insanlar sizi çok seviyorum.....

17 Aralık 2015 Perşembe

ŞEB-İ ARUS



           Saygıyla..........

Bizi bilen bilir
Bilmeyen de kendi gibi bilir.....
                           Hz.Mevlana

30 Kasım 2015 Pazartesi

BURSA....LEYLAK RENGİ ŞEHİR....

SERHİRA LEYLAK


Günaydın
Ben bu sabah,  mail adresime gönderilmiş, birçok güzel dizenin yazıldığı bir mail ile uyandırıldığımı söylesem yeridir.

Ömrümü çelmeseydi Bursa
Unuturdum o sokakları
Kalmazdı kaçamak günlerden
Bu ıslak gül kokusu da
Isırılmış elmaların tadı
Gizli sıyrıklar dudağımda
Dolaşıp durmazdı ürpertisi
Sularda, kuruyan otlarda
Rüzgarlı taş avlular, serin
Çınar gölgeleri aramazdım
Göçü yıktığım şehirlerde
Bir orman kadar ıssızdım 
Bursa'yı sevdim ya, sanki
Kırgın bir aşk acısıyla
Sürüklenip gidiyorum
Yirmi yıldır oradan oraya
Yağmurlu bir güz akşamı
Dönecekmiş gibi Bursa'ya.....

Uzun uzun Bursa'yı ve yukarıdaki dizeleri yazan rahmetli  Ahmet Uysal'ı anlatan bir maildi bu...romantik, masum, duygusal.... mailde belirtildiği gibi " ...şair dili yaşamı dokur..yani onu alelade olmaktan çıkartır, yeniden kurar ona mana katar" diyor.

 Çok haklı şöyle bir çevreme bakıyorum da her yer gri-siyah.... sokaklar, binalar, asfalt yollar, parke taşlar, insanlar bile....eskiden o parke taşları çim tohumlarının üzerine dizerlerdi de aralarından yaşamaya çalışan yeşilcik çimler boynunu çıkarsın gökyüzüne doğru diye... o da yok artık... yere dökülen sararmış yaprakları çöpçüler süpürmesinler istiyorum. Kafamı kaldırıp mavi göğü seyretmek istiyorum.Yağmurda yürümek, insanların yüzünde gülümseme görmek istiyorum. Güzel haberler dinlemek istiyorum. Benim insanlarım, benim bir hayal kadar güzel  ülkem bunları hak etmiyor...her yer gözyaşı, acı, endişe, kaygı...


 Bu maile ihtiyacım varmış aslında...  yıllar önce gördüğüm, hatırlamakta bile zorlandığım Bursa'ya götürdü. Beni bu dizelerle tanıştıran Tamer Uysal'a teşekkür ederim. İlkbaharda yani leylak-erguvan zamanı  Bursa'yı tekrar görmem ve o aşık olunası sokaklarını tekrar adımlamam  lazım....

Bursa: benim ütopyam,
hayal ülkem benim!
zaman kırıkları topladığım
leylak rengi şehir!
yosun kokusu biriktiren
evlerin evim olsaydı!
yağmurla ıslanan ince
yaz yolların yolum olsaydı!
mahfilde içilen sabah kahvesinin
buğusuna karışsaydı yüzüm.
setbaşı köprüsünden,kar sularına
düşürseydim yazdığım şiirleri....
                    Ahmet Uysal....
Benimde bu yayınım bütün Bursalılara, yolu Bursa'dan geçenlere ve Yunanistan'da Bursa hasreti ile yaşayan Bursalılara gelsin.....Sevgiler
                                      

17 Kasım 2015 Salı

RUMELİ USULÜ TARHANA TARİFİ.....


TARHANA ÇORBASI

Merhaba
Tarhana..Her hastalandığımızda bizi ayağa kaldıran    kıymalısını ayrı
 tavuk suyu ile yapılanı ayrı sevdiğim şifa deposu çorbam...
Çorbanın her türlüsüne bayılırım, günüm geçmez.Sanıyorum sadece çorba içerek yaşayabilirim.

  Yılmaz ÖZDİL ZEYTİN  adlı yayınında      
" Rahmetli annaneniz ovalaya ovalaya tarhana yaparken, amaaan boşver deyip, tarifini bi kenara yazmadınız ve marketten hazır çorba aldınız ya… İşte maalesef o nedenle gdo’dan kurtulamazsınız." diye ne de güzel özetlemiş olayı.......

İşte bu yüzden dedim ki; hadi bakalım iş işten geçmeden sende annanenin  tarhanasını  öğren, bir kenara yaz bakalım...

5 kilo tarhana yapmak için gereken malzemeler

1 kilo kuru soğan
250 gr. acı biber
1 kilo kırmızı biber
500 gram yeşil tatlı biber
1 demet maydanoz
1 demet nane
yarım demet dereotu
1 kilo domates(arzuya göre 1-2 tane daha domates ekleyebilirsiniz)
1 kilo süzme yoğurt
1 yumurta
2 dilim ekmek içi yoksa eğer eski tarhananızdan bir kepçe koyalım içine... (maya olsun diye)
5 kg. Katmer ya da Çorum unu..

Yoğurt, yumurta,ekmek içi  hariç;  tüm sebzeleri yıkayıp,  büyük büyük doğrayalım. Kırmızı ve yeşil biberlerin  çekirdeklerini nispeten ayıklayalım. Acı biberin çekirdekleri  ile hiç uğraşmayın.Yıkayın saplarını kesin. Eldivenle doğrayın! Yoksa akşama kadar ellerinizin yangısı  size hayatı zindan eder.
 Doğradığımız bütün sebzeleri 1 avuç tuz atarak düdüklüye koyalım. Hiç su koymayalım......15-20 dakika haşlayalım. Ocağın altını kapatın. Düdüklünün ağzını açarak soğumaya bırakalım. Malzemeler ılıyınca plastik, kapaklı büyük bir kaba malzemelerimizi aktaralım. Tarhanayı alüminyum malzeme kullanılmış bir kapta kesinlikle  yoğurmayın. Çünkü tarhanamızı karartırmış.(Anneden püf noktası)

Ilıyan sebzelerimizi plastik kabımıza alalım. Ardından yumurtamızı, süzme yoğurdumuzu 2 dilim ekmek içimizi malzemeye ekleyelim. Ekmek içi koymamızın sebebi tarhanamızın mayalanmasını sağlamakmış. Elimize yapışmayacak duruma gelinceye kadar unlayarak yoğuralım.

SERHİRA





SERHİRA

Bu arada tarhananızın  acısını az bulduysanız eğer; bir avuç acı biberi daha  1 domates ile birlikte  rondodan  geçirip tarhanınıza ekleyip tekrar yoğurabilirsiniz.




SERHİRA TARHANA



SERHİRA TARHANA YAPILIŞI

Tarhanamızın üzerine un serpip kapağını kapatalım. Dokunulmayan bir yerde üzerini sofra bezi ile saralım. 3 gün boyunca her gün sabah alabildiği kadar un ile yoğuralım.5 kiloluk undan kalanını da  bitirene kadar...  Sonra ki  iki gün dokunmayalım. 5 günün sonunda yemek masamızın üzerine 2 kat  serdiğimiz sofra bezlerimizin üzerine tarhanamızı büyük büyük kopararak  serelim. Üç gün çevire çevire kurutalım. (O durumun resmini çekmemişim.Üzgünüm )

SERHİRA TARHANA

Üçüncü günün sonunda iyice kuruyan tarhanalarımızı daha küçük boyutlara bölelim.Ardından  kevgirden geçirmeye başlayalım. Eskiden ne kadar zordu tarhanayı geçirmek işi....Saatler sürerdi. Komşular gelirdi. İmece usulü herkeste bir tencere, bir kevgir ovalaya ovalaya tarhana geçirilirdi. Şimdi daha kolay... bir sürü robot var bu işi yapan....
TARHANA RUMELİ

Eski kadın hala kevgirle ovalaya ovalaya......




SERHİRA TARHANA






Yeni kadın tırt tırt robotla 1-2 saniyede....
Biraz iri olmuş olabilir ama.... bir tur daha çevirsem bu sefer iyice ufalanıyor, kum gibi oluyordu...


TARHANA

Sonra fazla girip çıkılmayan bir odada temiz bir örtünün üzerine serip 2-3 gün parmaklarımızla karıştıra karıştıra kurutalım. Kuruması önemli. İyice kurumazsa güvelenir. Ardından cam kavanozlara dolduralım. Afiyet olsun....
                                                                                       Sevgiler


BU BİR MÜBADELE HİKAYESİNİN ANLATILDIĞI RADYO HİKAYESİ

KOZANA HATIRALARI......

Selam Mübadil insanların fotoğraflarıyla birlikte bir mübadele hikayesi anlatımı burada....Bakalım kimlerle ortak hikayelerimiz var?...